19 Mayıs 2012 Cumartesi

GİRONA-1

Comenius projemiz için 06 Mayıs Pazar günü sabah uçağıyla Barselona' ya uçtuk ve macera başladı. Hava alanında 2. terminalde indiğimiz için, Barselona trenine binmek üzere otobüslere doluşarak 1.terminale gittik. Elimizdeki bavullarla bir süre yürüyerek ( bu cümleyi daha sonra da okuyacaksınız...bir kaç defa daha )tren istasyonuna vardık. Trenle Barselona şehir merkezine doğru yola çıktık. Sonrasında Girona' ya gideceğimiz için, Barselona Sants ( Barselona' nın en büyük şehirlerarası ve uluslararası tren istasyonu )durağında inmemiz gerekiyorken, doğru düzgün hiç İngilizce tabela olmadığından durağı kaçırdık ve bir sonraki durakta indik. Tekrar geri dönelim diye uğraşırken, ellerimizdeki bavullarla bir süre yürüyerek! durak aradık. Ama o sırada Gaudi' nin zengin bir aile için yaptığı ve bir mimarlık harikası olan evle karşılaştık. Bavullar için emanet bölümü olduğunu öğrenerek, 18.15 Euro verdik, biletimizi aldık ve Casa Batllo' ya girdik. Gerçekten olağanüstü bir evdi. Evi gezerken benim aklıma, evsahibesinin o zamanlar acaip sükse yapmış olabileceği geldi. Kadın ne hava atmıştır kimbilir diğer soylulara :)
Bu da bir Japon turistin fotoğraf çekmek için aldığı son pozisyon...İşte gerçek bir fotoğraf sevdalısı :)))
Bu muhteşem evi gezdikten sonra doğru durağı arama çalışmalarımız devam eti :))hem tren hem metro olduğu için, kimsenin bir şey anlamaması sonucu ellerimizdeki bavullarla bir süre yürüyerek!!! yine gezinmeye devam ettik. Kaybolduk bir ara :))
Neyse sonunda doğru yolu bularak, Barselona Sants' a ulaştık. Kocaman bir istasyon. Önce bavullarımızı 5 Euro vererek emanet kasalarının olduğu bölüme bıraktık. Böylece bavullardan kurtulduk :))) Bu arada gidecek olanlara söylemiş olayım; emanet kasaları Barselona futbol kulübünün kıyafetlerini satan mağazanın yanındaki pastanenin, yanında :))
Girona biletleri alındı, tuvalete gidildi, su içildi, bu arada koskoca istasyonun ortasındaki Flormar standı ziyaret edildi ve bizim 1,5 lira verip aldığımız ojelerin 3,5 Euro olduğu görüldü ve tekrar Barselona şehir merkezine dönülmek üzere metroya binildi. Veeeee Barselona...
Tabii bu arada çok acıktık ve acemi turistler olarak ne yiyeceğimizi bilemediğimizden, kendimizi bir İtalyan restoranına attık. Neyse ki pizzalar ve makarnalar nefisti :))) Ya da biz çok açtık???
Sonra limana doğru yürümeye karar verdik...Yürürken yolda ne gördük bilin???
Eee tatlı zamanı...
Dönüşte ünlü caddesi La Rambla' dan doğru yürümeye karar verdik, yolun tarifini aldık. Giderken Kristof Kolomb Heykeliyle karşılaştık. 60 m boyundaki heykeli ben çok sevdim. Çok güzel bir heykeldi. Sonradan öğrendiğime göre, heykelin konumu özel olarak seçilmiş ve Kristof Kolomb’un Amerika yolculuğundan döndüğünde ilk varış noktası olan şu an ki konuma yapılmış.
Bu kısa geziden sonra Girona' ya gitmek üzere tekrar yola koyulduk. Oraya vardığımızda herhalde saat 11:00 falandı...Trenden bizimle inen iki bayanın eşliğinde otelimizi bulduk ve kendimizi odalarımıza attık. Pazartesi günü sabah kahvaltıya indiğimizde proje ortağımız olan Almanya ve İtalya grubunun öğretmenleri oradaydılar, selamlaştık ve öpüştük, tekrar görüştüğümüze sevindiğimizi belirterek kahvaltımızı yaptık. Sonra evsahibi okulun müdürü ve öğretmenleri arabalarıyla gelerek bizi aldı, Escola Pericot' a vardık. Çocuklar okula gelmeye başladılar, onları kapıda karşıladık...
Gün boyunca sınıfları gözlemledik, okulda öğle yemeği yedik. Okul şehir merkezinden biraz uzaktaydı, konteynırlara yerleşmişti, anasınıfları ve ilkokulun ilk dört sınıfından oluşuyordu. Daha önce gittiğimiz İtalya ve Almanya' daki okullara pek benzemese de kısıtlı imkanlarla en iyisini yapmaya çalışan öğretmenler vardı. Bir de dünyanın her tarafında olduğu gibi çok tatlı öğrenciler.
Öğle yemeğinden sonra, okul müdürü Angel ve İngilizce öğretmenleri Nuria ile birlikte, rehber eşliğinde Girona' yı gezdik...Girona eski bir şehir; dar sokakları, ortasından geçen bir nehri ve onun üzerinde köprüleri var. Kocaman bir de katedrali...Ben sevdim bu şehri... Akşam yemeğinde de bütün konuk öğretmenler olarak, evsahibi üç öğretmenin evinde ağırlandık. Yeliz' le ben müzik öğretmenleri Gerard' ın ve nişanlısının evindeydik...Kimse doğru düzgün İngilizce bilmediği için çok iyi anlaştık, çok eğlendik, çok güldük ve çok yedik...Katalanlar yemek yemeği çok seviyorlar, onu öğrendik bir de :)))
Devamı var.....Bu ilk iki gündü :))

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder